Siyasi mikro hedefleme, seçmenlerin davranışları, demografik özellikleri, ve diğer dijital verileri üzerinden kullanıcılara özelleştirilmiş siyasi reklamlar gösterilmesidir. Siyasi mikro hedefleme yoluyla politikacılar seçmenlerin özelliklerine göre özelleştirilmiş reklamlar yayınlayabilir. Mikro hedeflemenin geleneksel pazarlamadan farkı, hedef grupların dijital verileri üzerinden reklamın iletilmesidir. Örneğin bir politikacı belirli bir bölgedeki ve belli bir yaş grubundaki seçmenleri hedef alıp emeklilik politikalarına ilişkin reklamları sadece onlarla paylaşabilir.
Siyasi mikro hedefleme siyasi katılıma faydalı olsa da cinsiyet temelli ayrımcılığa yol açabiliyor.
Seçmenlerin sandığa gitme olasılığını ve siyasi süreçlere daha aktif olarak katılımını teşvik etmesi açısından, dijital siyasi reklamların demokratik süreçlere faydası olabilir. Adayların ve partilerin, seçmenlerin ihtiyaçlarını ve beklentilerini daha iyi anlamalarına yardımcı olarak, daha uygun ve etkili politikaların geliştirilmesine yol açabilir ve toplumun genel refahını artırabilir. Ancak yaptığımız çalışma, siyasi reklamların çoğunlukla erkeklere gösterildiğini ortaya koyuyor.
Metodoloji
Meta Reklam Kütüphanesi üzerinden, Mart ayında en çok reklam veren 10 Meta hesabı belirlendi. Bu sayfaların en çok harcama yaptığı 10 reklamın her birinin cinsiyete dayalı gösterilme verisi ele alındı. Her bir reklamın gösterilme yüzdesi, o reklamla ilişkili yapılan reklam harcamasına göre oranlandı. Örneğin, bir reklama 100.000 TL harcama yapıldıysa, 10.000 TL harcama yapan reklama kıyasla cinsiyet hesaplamasındaki ağırlığı, hesaplamada 10 katı değerinde sayıldı.
Sayfa Adı
|
Erkeklere gösterilme oranı
|
AK Parti
|
75%
|
Ali Babacan
|
67%
|
Ayşen Kurt
|
59%
|
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)
|
74%
|
Oy ve Ötesi
|
61%
|
Sinan Oğan
|
90%
|
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi
|
50%
|
Vatan Partisi
|
73%
|
Yakup Türkal
|
77%
|
Genel Toplam
|
71%
|
Siyasi mikro hedeflemenin demokrasiler için ağır sonuçları olabilir.
Siyasi mikro hedefleme, kadınların siyasi içerikten yeterince faydalanmalarına engel oluyor. Mikro hedeflemenin sebep olduğu bilgi ekosisteminde, kadınların siyasi tartışmaların önemli bir kısmından dışlanıyor. Bu durum, demokratik süreçlerin sağlıklı bir şekilde işlemesine engel oluyor ve kadınların siyasi süreçlere katılımında dezavantajlı olmasına yol açıyor.
Siyasi mikro hedefleme yankı fanuslarını derinleştirerek de demokratik süreçlere verdiği zarar göz önüne alınarak politikalar üretilmeli.
Yankı fanusları, insanların sadece kendilerine benzeyen insanlarla etkileşim kurdukları ve bu nedenle farklı görüşlerden habersiz kaldıkları bir durumu ifade ediyor. Sosyal medya platformları da benzer bir etki yaratabiliyor. Kullanıcılara ağırlıklı olarak arkadaşlarının veya benzer görüşlere sahip insanların paylaşımlarının gösterilmesi, farklı görüşlerle karşılaşmalarını engelleyebiliyor. Siyasi mikro hedeflemenin de bu yankı fanuslarına katkısı var. Reklam verenlerin belirli özelliklere sahip kullanıcılara yönelik hedefleme yapması, kullanıcıların sadece kendi düşüncelerine yakın siyasi görüşleri görmelerine neden olabilir. Bu nedenle kullanıcılar kendi fikirleri dışındaki düşüncelerle daha az karşılaşırlar.
Mikro hedefleme, reklam veren eliyle de ayrımcılığa yol açabilir.
Reklam verenlerin hedef kitle seçimleri, ayrımcılık içerebiliyor. Kullanıcıların belirli demografik ya da davranışsal verilerine göre hedefleme yapılması mevcut eşitsizlikleri derinleştirebilir. Örneğin, makine mühendisliği iş ilanının sadece erkek kullanıcılara gösterilmesi, işe alımda cinsiyete dayalı ayrımcılığa yol açacaktır. Benzer şekilde, reklam verenin hedef bölgesine Doğu Anadolu’daki şehirleri eklememesi, etnik temelli bir ayrımcılıkla sonuçlanabilir. Facebook algoritmasının reklamı optimize ederken yaptığı mikro hedefleme de bu bağlamda değerlendirilmeli. Reklam verenin seçtiği hedef kitleden bağımsız olarak algoritmaların hedeflemesi dışlanma ve ayrımcılığa yol açabilir.
Meta’nın kadınların siyasi katılımına zarar verdiği tek pratiği, siyasi mikro hedefleme değil. Dijital şiddet ve taciz de kadınların siyasi katılımını olumsuz etkiliyor.
Araştırmalara göre, kadınlar sosyal medyada fikirlerini belirtmek istediklerinde cinsiyetçi ve ayrımcı yorumlarla, erkeklere kıyasla daha çok karşılaşıyorlar. Bu yorumların yol açtığı dijital şiddet ve taciz, kadınların siyasi tartışmalara katılımını azaltıyor. Siyasi tartışmalarda erkeklerle oranla daha çok cinsiyetçi yorum ve tacize maruz kalmaları, kadınların dijitalde kendilerini ifade etmelerini engelliyor.
Facebook'un Türkiye'deki siyasi reklam hedeflemesine ilişkin araştırmamız, reklamların çoğunluğunun erkeklere gösterilmesiyle önemli bir cinsiyet yanlılığı olduğunu ortaya koyuyor. Bu bulgu, kadınların siyasi söylemden dışlanması, mevcut eşitsizliklerin pekiştirilmesi ve seçmen manipülasyonu potansiyeli de dahil olmak üzere toplum, eşitlik ve demokrasi açısından negatif bir etkiye sahip. Demokratik ilkeleri gözeten daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir siyasi ortamın sağlanması için algoritmik ayrımcılığın giderilmesi büyük önem taşıyor.